Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) Lideri David Harris, Yunanistan’ın esaslı gazetelerinden Kathimerini’ye verdiği mülakatta Ankara’ya kıymetli bildiriler gönderdi. Harris, İsrail ile Yunanistan ve Kıbrıs ortasında son yıllarda tesis edilen yakınlaşmayla ilgili olarak, “1980’lerin başında Kıbrıs-Yunanistan-İsrail üçgeninin potansiyeline ilgi duymaya başladığımda, (ilişkilerin geliştirilmesi) imkânsız olmasa bile hayli sıkıntı görünüyordu. Benim için çarpıcı olan, İsrail ile iş birliği mantığı bir defa kök saldığında, kısa müddette Yunan dış siyasetinde kurumsallaşmış olması ve üç farklı partinin önderinin -Sosyalist (PASOK), SYRIZA ve Yeni Demokrasi- bu iş birliğini dikkate aldığıdır” iletisini verdi.
Yunanistan’da çok sağın yükselişini İsrail-Yunanistan-Kıbrıs sınırındaki iş birliği için bir sorun olarak ele alan Harris bu iş birliğinin geleceğine ait şu tabirleri kullandı:
“Ben bir dizi eş merkezli daire görüyorum. En içte Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail, akla gelebilecek her türlü ikili ve üçlü alanda daha derin ve daha geniş bir iş birliği yolunda ilerliyor. Bir sonraki halkada ise iş birliği alanı, Doğu Akdeniz’de güç üzere alanlarda kıymetli rolleri olan başka ülkeleri de kapsayacak halde genişletiliyor. Ve daha uzun vadede, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da genişleyen barış çemberini Kıbrıs-Yunanistan-İsrail üçgeniyle bir ortaya getirmek bölgesel açıdan çok manalıdır. Tüm bunlar yeni çok taraflı konfigürasyonlara yol açabilir mi? Mutlaka. Ve daha şimdiden bir adedine tanıklık etmiş durumdayız: Merkezi Kahire’de bulunan Doğu Akdeniz Gaz Forumu.”
‘TÜRKİYE, ABD’Yİ KANDIRDI’
Harris, Türkiye hakkında, “Türkiye, Amerikan idarelerini birbiri gerisine kandırarak kendisinin vazgeçilmez olduğuna ve bu nedenle de düşmanca siyasetlerinin büsbütün görmezden gelinmese bile önemsenmemesi gerektiğine inandırmayı başardı. Washington ile en yakın müttefiklerinin Ankara’ya, Türkiye’nin hem uzun müddettir NATO üyesi olup hem de Yunanistan’a her gün tehdit oluşturamayacağı, Kuzey Kıbrıs’ı işgal edemeyeceği, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine başvurma tarafındaki tarihi kararlarından yararlanmaya çalışamayacağı ve gelişmiş Rus silah sistemlerini satın alamayacağı istikametinde açık ve dengeli bildiriler vermesinin tam zamanıdır” diye konuştu.
‘ZORBALAR, ZAYIFLIK YA DA TEREDDÜTTEN ANLAMAZLAR’
Türkiye’ye F-16 satışı konusuna da değinen Harris, “Beyaz Saray, Türkiye’ye F-16 satışını desteklediğini açıkladı. Ankara’nın Finlandiya ve İsveç’in NATO tekliflerinin önündeki manisi kaldırması için bir mutabakat yapılmadığını ileri sürüyor. Bu ortada Türkiye, NATO üyesi Yunanistan’ı tehdit ediyor, Kıbrıs’ın yüzde 40’ını işgal ediyor ve Rus silahları satın alıyor. Türkiye tam olarak neden F-16’ları almalı?” bildirisini verdi.
Harris ayrıyeten, “Adına ne derseniz deyin -neo-Osmanlıcılık, emperyalizm, siyasi oyunbazlık ya da ihtişam hayalleri- lakin Erdoğan’ın Türkiye’si bölge genelinde tehlikeli bir oyun oynuyor. Bu yüzden bedelini ödemeli, aksi takdirde (yoluna) devam edecektir. Zorbalar zayıflık ya da tereddütten anlamazlar. Bu yalnızca daha fazla yaramazlık için iştahlarını kabartır” açıklamasını da yaptı.
‘TÜRKİYE İLE YAKINLAŞMA, YUNANİSTAN VE KIBRIS İLE İŞ BİRLİĞİNİ ETKİLEMEYECEK’
Kathimerini’de yayımlanan mülakatında Harris, Türkiye ile İsrail ortasındaki yakınlaşmaya ait ise şöyle konuştu: “İsrail’in klasik bir dost olan Türkiye ile münasebetlerini geliştirmek istemesi anlaşılabilir bir durumdur fakat bu, iki demokratik müttefik olan Kıbrıs ve Yunanistan’ın ziyanına olmayacaktır. Ortak kıymetler kalıcı bağların temelini oluştururlar.”