Başta CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefetin ‘Masum’ bir aksiyon olarak göstermeye çalıştığı Seyahat Parkı olaylarının art planındaki gerçekleri Ülke TV Genel Yayın Direktörü ve Yenişafak Müellifi Hasan Öztürk, köşe yazısında kıymetlendirdi.
İşte Seyahat Parkı gerçeklerinin anlatıldığı o köşe yazısı:
2013’ün Mayıs ayının 27’sinde başlayan bir aksiyon ve provokasyon Türkiye’nin 2023 amaçlarından uzaklaştırılmasının birinci adımıydı. Seyahat provokasyonu, ortadan geçen onca yıla karşın hala tartışılıyor.
CHP başkanı Kılıçdaroğlu’nun toplumsal medya hesabındaki görüntüye bakacak olursanız Seyahat, çok pak bir “hak arama” aksiyonu. Fakat diğer bir pencereden baktığınızda, yağmanın, şiddetin, işgalin, terörün envaiçeşidinin bulunduğu bir kalkışma.
ERDOĞAN, “CAMİNİN İÇİNE ADETA PİSLEMİŞLERDİ”
Seyahat kalkışmasının yıl dönümünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Valide Sultan Camii’ni işgal edenlerle ilgili olarak şu cümleleri kurduğu, “Düşünün Dolmabahçe Valide Sultan Camii’nin içinde bu eşkıyalar, bu teröristler bira şişeleriyle, bira kutularıyla adeta caminin içini pislemişti.”
Erdoğan’ın söyledikleri bizim o günden bugüne tekraren yazdığımız ve Ülke Tv’de yayınladığımız imajlardan diğeri değil.
O yüzden bugün size kısa bir hatırlatma ve o Valide Cami işgalinin imaj dökümünü anlatmak istiyorum.
KARŞILIKLI MANİVELA İLE ŞİDDETİ TIRMANDIRDILAR
Neydi Seyahat? Kimine nazaran çok suçsuz bir etraf aksiyonuydu. Bize göreyse, sonu çok daha kanlı olayların yaşanacağı bir kalkışma!
2013 Mayıs ayının sonunda, Taksim’deki Seyahat Parkı’nın Asker Ocağı Caddesi’ne bakan duvarının 3 metrelik kısmı “Taksim Yayalaştırma Projesi” kapsamında belediye takımlarınca yıkıldı. 4-5 ağaç da taşınmak üzere yerinden söküldü.
Birkaç gün içerisinde olaylar büyüdü, iştirak yükseldi. Sureti haktan görünenler (FETÖ’cüler) yangına körükle gitti.
29 Mayıs gecesi ise FETÖ’cü polisler yangına körükle gitti. Parka kurulan çadırlar polisler ve zabıtalarca yakıldı. (failler yargılanıp ceza aldı) Olaylar denetimden çıktı.
Seyahat Parkı’nda başlayan olaylar Taksim Meydanı’nın işgaline, oradan Türkiye’nin büyük kentlerine sıçradı. Bütün sol yasa dışı örgütler alana sürüldü.
“Mesele, ağaç değil sen hala anlamadın mı” diyenlerle, “Panzer insanları eziyor, helikopterlerden çocuklarımızın üzerine ateş açılıyor” palavralarını ortaya atanların tertibi, kitleleri meydanlara çıkardı.
Günlerce süren olaylar sonucunda beşerler hayatını kaybetti. Araçlar, işyerleri ateşe verildi. Vandallığın, terörizmin her tipi yaşandı. Sureti haktan görünenlerin olayların denetimden çıkması için nasıl bir uğraş sarf ettiği ise vakitle anlaşılabildi.
KIRIK TÜRKÇE İLE KONUŞAN BAYAN ORGANİZATÖR
O gün gündeme getirdiğimiz tuhaflıklar içeren imgeler vardı. Mesela, Taksim’e yürümek isteyen kalabalıklara “kırık Türkçe” ile polisin yanından eylemcilere komut veren bir yabancı bayanın imgesi.
O manzaraları bir gazeteci abimiz getirmişti. Çekense Taksim esnafıydı.
Manzarada, 30-35 yaşlarında bir bayan polislerin yanında konuşlanmış bekliyor. Birden ileriye atılıp kalabalığa sesleniyor. “Şimdi ilerliyoruz” diyor kırık Türkçe ile… Sonra polislerin yanına gelip tekrar bekliyor. Biraz sonra bayan tekrar kalabalığın önüne gidiyor ve bu sefer “Hadi artık oturuyoruz” diyor.
MESCİTTEKİ HAÇLILAR
Mesela tekrar o periyotta Valide Sultan Camii’nden yansıyan imajlar çok tuhaftı.
Provokatörler o gün Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’ni işgal etmek istemişlerdi. Birebir gün, Ankara’daki aksiyoncular de periyodun Başbakanı Erdoğan’ın Keçiören’deki konutunu maksat almışlardı.
Polisin müdahalesi sonucu mescide sığınanlar olmuş mudur evet, lakin daha çok o gece o cami bir üs olarak kullanılmıştır. (Camide içki içildi mi, içilmedi mi tartışması diğer bir mevzu fakat o gece o caminin mihrabına sızan sarhoşların manzaralarını de yayınlamıştık.)
Cami içindeki en dikkat cazibeli imaj ise kimi insanların giysisinin ardındaki büyük haç işaretiydi. Bu giysiler muhakkak birinci yardım gruplarının giysilerinden değildi. Ve katiyen o giysilerin gerisindeki “sağlıkçı” işareti değildi. Daha âlâ anlayasınız diye söylüyorum, birinci yardım işareti olan ( + ) formunda değildi tam bir haç formundaydı, alt ucu oldukça uzun olandan. Haçlıların giysisi üzere diyeyim daha uygun anlayın.
Pekala provokatörler mescitte öbür ne yaptı?
Öpüştüler, içki içtiler, paravanları devirdiler, mihraba sızdılar
O periyot de kabinede olan Bekir Bozdağ 12 Aralık 2013 günü yaptığı açıklamada mescitte “öpüşüldüğünü” söyledi ve CHP ile HDP’lilerin maksat tahtası oldu.
Bozdağ, Meclis oturumunda şunları söylemişti, “Bira kutularını, sigara izmaritlerini oraya koyan, atan, orada dolaşan, orada birbirleriyle bayanlı erkekli öpüşenler… ‘Bu bir saygısızlıktır, bu bir edepsizliktir, bu mescide, mabede, bu milletin kıymetlerine saygısızlıktır’ diye bir cümle beklerdim. Lakin kimse bu türlü bir cümle kurmadı.”
Ülke TV ekranlarında Valide Sultan Camii’nde nelerin olduğunu detaylarıyla haber yaptıran biziz.
Hem boş bira kutusunu, hem cami içindeki sarhoş ve kendini bilmez bir kişinin olay çıkarmasını…
Hem de öpüşme manzaralarını yayınlayan gazeteci biziz.
Sarhoş bir adam, mihraba oturup zıvanadan çıkıyor…
Arkadaşlarıyla itiş kakış sırasında paravanları deviriyor…
O esnada bir genç kız ile genç erkek tam 3 kere öpüşüyor…
Bunlar şayet bir mabette yapılması olağan davranışlarsa diyecek hiçbir şey yok!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son küme toplantısında bahsettiği hadisenin imaj dökümü budur. Ve buna karşın hala kabul edilmemesi de enteresandır.
Bakalım tartışma ne tarafa evrilecek?
Takipteyiz.