İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne yeni araçların tahsis edilmesi nedeniyle Konak Meydanı’nda düzenlenen merasime katıldı. Buradaki konuşmasında Türkiye olarak son 4 yılda insani yardım konusunda dünyada birinci sırada yer alma gururunu yaşadıklarını söyledi.
“Güvenli bölgelere dönecek Suriyeliler için yapılan evler” hakkında bilgi veren Soylu’nun konuşması özetle şöyle:
SIĞINMACILARLA KAÇAK GÖÇMENLERİN KARIŞTIRILMAMASI GEREKİYOR: Ülkeye kaçak göçmenlerin gelmemesi için ağır bir gayret sarf ediyoruz. Fakat Suriyeli sığınmacıların kaçak göçmenlerle karıştırılmaması gerekiyor. Suriyelilerden 510 bini inançlı bölgelere döndü.
44 BİN 933 KİŞİYİ GÖNDERDİK: Yakaladığımız kaçak göçmenlere de insani halde davranıyoruz. Ülkeleriyle yaptığımız muahedeler çerçevesinde memleketlerine gönderiyoruz. 126 bin bin kaçak göçmen yakaladık yılbaşından bugüne kadar. Çalışıyoruz. İngiltere de Ruanda’ya gönderecekti, gönderemedi. Bir tane gönderemedi. Biz kaç kişiyi gönderdik? 44 bin 933 kişiyi kendi memleketlerine yalnızca yılbaşından bugüne kadar gönderdik. Yakaladığımız kaçak göçmen, her biri bir operasyondur. O denli kolay işler de değildir.
‘YALANLARLA’ GAYRET: Marmaris’teki orman yangını ağır ve koordineli bir çalışma sonucu söndürüldü. Yangına tam vaktinde müdahale edildi. Yangınları söndürmekle uğraşırken bir yandan da palavralarla gayret ediyoruz.
Şunu anlamakta zorlanıyorum. Ya bir belediye lider yardımcısı gece yangın söndürme aracının ne olup ne olmadığını nereden bilebilir? Ben nereden bilebilirim? Lakin herkes her şey hakkında fikir ortaya koymaya çalışıyor. Adam kırk yıldır ormancı, ben ormanın nasıl söndürüleceğini ona öğretebilecek kabiliyette değilim ki. Onun mesleği bu.
Ama o kadar büyük bir palavrayla karşı karşıyayız ki. Zihnimizin bir tarafında orman yangınıyla gayret etmek, bir tarafında da bu palavralarla gayret etmek. Yorulduğumuzu söylemek istiyorum. Gerçekten insan yoruluyor ya. Ve bütün bunlar hakikat davranışlar değil… Zannediyorlar ki siyaset bu. Siyaset bu değil. Siyasetin asaletinde bu yoktur. Her şeyle çaba edebilirsin. Beni beğenmeyebilirsin. Lakin zelzele, sel, orman yangını yahut ülkemize yönelen toplu bir düşmanlıkla ilgili olacağımız yer tek saftır. Omuz omuza olacağız. Ve bu çabayı gerçekleştirmeye çalışacağız. Aksi takdirde oradan siyaset üretmeye çalışırsan bu sahiden siyasetin niteliğini ortadan kaldırır.
IRKÇILIK: (Zafer Partisi Genel Lideri Ümit Özdağ’ın açıklamaları) Bugün Gazi Meclisimizde milletvekili demeye de ağzım dilim varmıyor da birisi, yani kullanılmaya çok müsait olan, kullanılan, memleketler arası istihbarat örgütlerinin maşası olmuş birisi diyor ki; ‘Elime mayın alıyorum, mayınla bir arada Hatay sonuna gideceğim.’ Hatay hududuna mayın döşeyecekmiş. Meczup desen meczup, aklını kaybetmiş desen aklını kaybetmiş. Ya ne yapmaya çalışıyorsun? Fikrin, zikrin düşüncen ne?
Yani kimsenin aklına gelmeyecek bir işle birlikte medyada, Türkiye’de gündem olmayı hayal ediyorsan bunun farklı prosedürleri de var. O yolları kullanarak bunu gerçekleştirebilme imkanına sahip olabilirsin. Bu ülkenin bir medeniyeti var. Bu milletin bir karakteri var. Niçin zorlamaya çalışıyorsun her şeyi? Ve niçin bir yabancı düşmanlığı, bir ırkçılık ortaya koymaya çalışıyorsun? Ve bu ırkçılıkla birlikte eline ne geçecek? Bunu ne yapacaksın? Neymiş, gidecekmiş sona mayın döşeyecekmiş. Ya sonun kilometrelerce uzağına senin girebilmene biz müsaade eder miyiz? Elbette ki bir bakanın da kendine ilişkin türel sorumluluğu var, milletvekilinin de kendine ilişkin hukuksal sorumluluğu var. O denli herkesin istediği her yere han kurabilmesine kimse müsaade etmez. Herkes hukukun içerisinde hareket etmekle mükelleftir. Akıllara ziyan bir şey. Yani bu anlayışla, farklı bir niyetle yaklaşmanın ben bir ruh sıhhati ve akıl sıhhati problemi olduğunu uzun vakitten beri söylüyorum. Lakin elbette ki bu benim alanım değil tıbbın alanı, inşallah onlar da gerekli devayı ortaya koyacaklardır. (HABER MERKEZİ)